Şimdi sana desem ki, “kanka köpek kulübesine girip servet bulacaksın,” dersin ki “abi dalga mı geçiyon?” Ama yok, bak bu işin şakası yok. The Dog House Megaways tam anlamıyla ağzını açık bırakacak türden. Yok böyle bir neşe, yok böyle bir curcuna. Resmen patili kazançlar.
Şunu baştan söyleyeyim; bu oyun seni köpek gibi değil, kral gibi hissettiriyor. Hem de öyle bildiğin 3-5 kazançla değil. Şöyle tatlı, kademeli, çılgın Megaways sistemiyle…
Kulübe Deyip Geçme
Bak, o kulübe dedikleri şey… aslında bir altın madeni. Megaways sistemi zaten başlı başına efsane. Her dönüş başka bir heyecan, her spin ayrı bir sürpriz. Satır sayısı mı? O da durmuyor yerinde. Her an farklı bir kombinasyonla karşına çıkıyor.
Görsellik desen şeker gibi. Renkler patlamış, köpekler gülüyor, ekran cıvıl cıvıl. Yani oyun açılır açılmaz suratına bir neşe tokadı atıyor. Bi gülüyorsun ki, “ulan ben niye bu kadar beklemişim bu oyunu oynamak için?” diye sorguluyorsun kendini.
Slotter’da Dönsün Reel, Dönsün Şans
Şansın adresi neresi? Tabii ki Slotter. Çünkü orada her şey tastamam. Oyuna tık diyorsun, anında ekran önünde. Bekleme, donma, sinir krizi? Geç onları. Joker gülüşü gibi işler yürüyor. Bonuslar desen orada, destek ekibi desen pamuk gibi.
Ve tabii ki en önemlisi: The Dog House Megaways gibi efsaneleri bulabileceğin nadir adreslerden biri. Yani eğer bu oyunu hala denemediysen, vallahi ayıp ediyorsun.
Patili Kazançlar ve Köpek Gibi Şans
Bir de şu var, bu oyundaki köpekler sıradan köpek değil. Her biri ayrı karakter, ayrı uğur. Bir tanesi var mesela, çarpan veriyor. Diğeri çıkıyor, freespin hediye ediyor. Eee ne oldu şimdi? Hem kazandın, hem güldün, hem eğlendin. Daha ne olsun?
Ve bi’ şey daha var. Şu hayatta bazen kendine bir iyilik yapman gerekir. Dertleri kenara bırakıp gülmen, eğlenmen, şansına bi el vermen gerekir. İşte The Dog House Megaways tam da bunun oyunu.